Prof. Dr. Lale Gönenir Erbay

Randevu Hattı

0530 977 42 64

Bize Yazın

info@laleerbay.com

Nörobilim ve psikoterapi arasındaki ilişkide son yıllarda yeni bir aşamaya girilmiştir. Nörobilim sadece zihinsel bozuklukları değil, aynı zamanda terapötik değişiklikleri de tanımlamaya başlamıştır. Zaten insan psikolojisini ve biyolojisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Çünkü artık günümüzde çok kısa süreli duygu ya da düşüncelerin bile beyinde iz bıraktığı biliyoruz.

Psikoterapi birçok psikiyatrik bozuklukta hem akut atak esnasında hem de atakların önlenmesinde etkili bir tedavi seçeneği.

Psikoterapinin etkisini işlevsel olmayan düşünceler ve duygusal bilgi işleme süreçleri üzerinden gösterdiği, bunun da problem çözme ve stresle başa çıkma becerilerini artırarak semptomların gerilemesine yol açtığı düşünülmektedir. Kişinin temel inanç sistemi, duygusal durumu ve davranışı üzerine derin etkilere sahip olması nedeniyle psikoterapinin beyinde önemli yapısal ve işlevsel değişikliklere (nöroplastisite) neden olması şaşırtıcı değildir.

Psikoterapiyle elde edilen klinik iyileşmenin nörobiyolojik yansımaları henüz tam olarak bilinmemekle birlikte çalışmalar nöroplastisite, belleğin yeniden yapılandırılması ve gen ifadesi değişikliklerine dair bulgular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Güncel bilgilerimize göre beynin büyümesi ve farklılaşması sadece genetik olarak değil, aynı zamanda çevrenin sürekli olarak etkileşimiyle belirlenmektedir. Beynin bu epigenetik yapılanması erken çocukluk döneminde sona ermemektedir. Yakın zamanda kanıtladığı gibi, erişkin hipokampusu da dahil olmak üzere kortikal ağlar ömür boyu yeniden haritalandırılmaktadır. Nöroplastisite psikoterapinin odak noktası olan biliş, duygu ve davranıştaki kalıcı değişikliğin ön koşuludur. Yapılan bütün görüntüleme çalışmaları psikoterapinin beyni fonksiyonel olarak 'yeniden yapılandırabildiği' sonucuna varmıştır.

Özetle psikoterapiyle yönteme dayalı tekrar öğrenmenin, sinaptik plastisite ve gen ifadesini değiştirerek beynin yapısını ve işlevlerini olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir.

             Psikoterapilerin neden olduğu duygusal süreçlerle ilgili beyin yapılarındaki işlevsel değişikliklerin belirlenmesi çok heyecan vericidir. Gelecek çalışmalarda psikoterapilerin duygular, düşünceler ve davranışlar üzerindeki etkilerinin uzun vadeli değerlendirilmesi ve bunun yineleme üzerine etkilerinin incelenmesi daha aydınlatıcı olacaktır.

Yorumlar (0)

Whatsapp Yaz!
Tıkla Ara!